
"Bir terapi yöntemi olarak felsefe"
“Lou Marinoff, Prozac’ı bırak, Platon’a bak adlı kitabında şöyle der: ‘korkularımızı, kederlerimizi ve her türlü derdimizi tarihin en zeki insanlarıyla konuşsaydık çok büyük bir ayrıcalık olmaz mıydı? Ölümü Platon veya Descartes’la konuşsaydık gerçekten rahatladığımızı hissederdik. Kendimizi Kant’a, Aristoteles’e veya Montesquieu’ya anlatsak hiç tanımadığımız yüzlerimizi keşfederdik’
İşte felsefe danışmanlarının yaptığı da tam olarak budur. Bazı insanların takıntılarından kurtulmak için psikoloji ve ilaç tedavisi yeterli olmayabilir. İlaçlar, insanın ölüm korkusuna çare olamaz, hatta tam tersi etki bile gösterebilirler. Ayrıca psikoloğa veya psikiyatrlara gidenlerin çoğu akıl hastası değildir; aradıkları ilaç tedavisi değil, sonuç almalarına yardımcı olacak araçlardır. Felsefe danışmanları akıl hastalığına dair bir belirti görürse elbette danışmanlık verdiği kişilere ilaç tedavisi görebilecekleri bir uzmana gitmelerini tavsiye edecektir. Hepimizde filozofluk hamuru vardır, tek yapmamız gereken doğru danışmanlık almak ve bizi dinleyecek bir uzmanla konuşmaktır. İnançları sarsılan veya çok sevdiği birini kaybeden herkes kırılganlaşır. Özellikle bu iki konu büyük bir depresyona neden olabilir. Böyle bir durumla karşılaştığımızda hayatımıza devam edebilmek için en iyi filozoflardan yardım alabiliriz.
Felsefe danışmanlığı kısa bir süre sonra geçecek bir moda değildir; uzun süren, pahalı olan ve yan etkiler nedeniyle vücudumuzu olumsuz etkileyen ilaçlarla birlikte ilerleyen psikolojik tedavi görse de depresyon üstüne depresyon geçiren insanlarda bile çok iyi sonuçlar veren bir çalışmadır.
Felsefe danışmanları, onlardan yardım isteyen kişilerin doğru cevabı bulabilmesi için doğru soruyu sormalarını sağlar. Bunu yaparken de hastanın karakterine ve eğitimine en uygun filozoftan yardım alırlar. Bu danışmanların en büyük farklılıklarından biri geçmişten sakınıp şimdiye ve geleceğe odaklanmaya çalışmalarıdır. Felsefe bazlı terapilerin başka bir avantajı da psikolojik tedaviden farklı olarak çoğunlukla kısa sürmesidir ancak sonsuza dek sürecek etkiler bırakacağı unutulmamalıdır.
Maalesef, her şeyin yaftalandığı bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyin sendromu var. Olmayan rahatsızlıklara bile isim veriliyor. Felsefe danışmanları bu eğilime karşı savaş açmıştır. Olmadık yerlerde akıl hastalıkları görmeyi reddetmektedirler. Hasta olmayan bir insana asla antidepresan verilmemelidir. Hiçbir ilaç, insanın kendisini tanımasını sağlayamaz, hedeflerine ulaşmasını veya etrafındakiler tarafından anlaşılmasını da mümkün kılamaz.
Lou Marinoff Prozac’ı Bırak, Platon’a bak’ta depresyonun dört muhtemel sebebinden bahsediyor:
-
Beyinde yanlış giden bir şey, genetik bir durum.
Bu durumda hasta elbette tıbbi tedavi görmelidir. Muhtemelen ilaç tedavisi gerekecektir.
-
Uyuşturucu ve içki gibi kötü alışkanlıklar.
-
Aşılamayan bir çocukluk travması
-
Büyük bir hayal kırıklığı
İlk iki durumda, hastalar kendilerini doktorların eline bırakmalıdır. Çünkü ilaç tedavisine ihtiyaç duyacaklardır. Sonraki iki durum daha farklı olabilir. Sorun çözümlenmemiş bir geçmişse psikolog ilaçlardan çok daha etkili olabilir. Bu durumlarda terapi çok daha iyi sonuç verir. İşinde aşağılanan veya ilişkisinde aldatılan insanlar için çare ilaç tedavisi olamaz, bu kriz anlarını konuşarak atlatmak için felsefe terapisi doğru bir seçim olacaktır.
İlaçların çoğu zaman çözüm olmadığını düşünüyoruz. Çözüm olduklarında bile ilaçların etkisindeki insanlar kendileri gibi olamadıklarını hissederler. Burada başka bir soru su yüzüne çıkar: “ben aslında kimim?” bu da felsefi bir sorudur.
Lou Marinoff kitabında PEACE sürecinden bahseder: problem (problem), emotion (duygu), analysis (analiz), comtemplation (değerlendirme), equilibrium (huzur).
Hepsinden önce problemi tanımlamak gerekir, sonra söz konusu problemin bizde yarattığı duyguların ne olduğunu anlamak gerekir. Üçüncü olarak, bu problemleri çözümlemek için gerekli seçenekleri düşünmek lazımdır. Dördüncü aşamada amaç, daha geniş bir bakış açısı kazanmaktır, konuya dair evrensel bir vizyon edindikten sonra beşinci aşamaya; yani iç dengenin sağlandığı huzura geçilebilir. Problemi tanımlayıp sebep olduğu duyguları anladıktan sonra seçeneklerimizi bilerek ve konuyu daha geniş bir bakış açısıyla değerlendirerek en uygun kararı almaya hazır hale gelmişizdir.”
Allan Percy